GSM aboneliklerinde abonelik işlemlerini firma veya bayinin başvuru sahibi adına yapması halinde kullanılacak vekaletnamelerin ilgililerin iradesinin ve yetki verilen hususun açıkça belirtir şekilde düzenlenmesinin istenilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı hakkında karar aşağıdadır:
T.C.
DANIŞTAY
Onuncu Daire
Esas No: 1996/3874
Karar No: 1999/2144
Davacı: …Telekomünikasyon Tic.Ltd.Şti.
Davalı: Türk Telekomünikasyon A.Ş.
İstemin Özeti: Davacı şirket; GSM aboneliklerinde abonelik işlemlerini firma veya bayinin başvuru sahibi adına yapması halinde kullanılacak vekaletnamelere ilişkin esasları belirleyen 18.3.1996 tarih ve 2337 sayılı genel düzenleyici işlemin: sözleşme hürriyetinin ancak mahkeme kararıyla hacir altına alınmak suretiyle veya yasayla sınırlanabileceği, portföylerindeki genel vekaletnamelerin geçersiz hale geldiği iddiasıyla iptaline ve 1 lira manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
Savunmanın Özeti: Ortaya çıkan sorunlar nedeniyle ve abonelerin mağduriyetlerinin önlenmesi, amacıyla abone olacak kişilerden alınarak ibraz edilecek vekaletnamelerde, ilgilinin iradesinin açıkça yer almasının istenilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmuştur.
D.Tetkik Hakimi: Hüseyin Özgün
Düşüncesi: Uygulamada alınan genel vekaletnamelere dayanılarak abonelik tesisi ve sonrasında ilgililerin iradesinin dışında işlemler yapılması nedeniyle, vekil eliyle yaptırılacak işlemlere esas olmak üzere ibraz edilen vekaletnamede ilgilinin iradesinin açıkça yer almasının istenilmesi kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun olduğundan, davanın reddi gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı: Öcal Beningtan
Düşüncesi: 406 sayılı “Telgraf ve Telefon Kanunu”nun 1 nci maddesinde 4000 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle telekomünikasyon hizmetinin “Türk Telekomünikasyon A.Ş.” tarafından yürütüleceği hükme bağlanmış ve anılan şirket ana sözleşmesi 1.7.1994 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanarak yasal olarak kurulmuştur.
1.7.1994 tarihinden itibaren özel hukuka tabi olan şirket 18.3.1996 sayılı yazı ile abonelik işlerinde geçerli olabilecek “vekaletnameler” ile ilgili olarak özel koşullar talep etmektedir. Borçlar Kanununun 386 ncı maddesinde “Vekalet” iki kişi arasında bir akit olarak tanımlanmıştır.
Bu durumda özel hukuk hükümlerine tabi olan bir şirket ticari faaliyetinin kapsamı içinde olan abone tesis faaliyeti için Borçlar Kanununda düzenlenmiş bir sözleşme hakkında ek koşullar ileri sürmekte olduğundan davanın görüm ve çözümü adli yargıya ait bulunmaktadır.
Yukarıda açıklanan nedenle davanın görev yönünden reddi gerektiği düşünülmüştür.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü:
Davacı şirket; GSM aboneliklerinde abonelik işlemlerini firma veya bayinin başvuru sahibi adına yapması halinde kullanılacak vekaletnamelere ilişkin esasları belirleyen Türk Telekomünikasyon A.Ş. Telekomünikasyon Daire Başkanlığı’nın 18.3.1996 tarih ve 2337 sayılı genel düzenleyici işleminin iptali ve 1 lira manevi tazminat ödenmesi istemiyle dava açmıştır.
Dava konusu düzenleyici işlemde, gerek abonelerden gerekse bazı ünitelerden alınan yazılarda GSM aboneliklerinde tesis açma, kapama, devir, iptal gibi tüm abonelik işlemlerini içeren genel vekaletnamelerin kullanıldığının, bazı bayilerce bu vekaletnamelerin kullanılarak aboneden tesis ücretinin tamamının peşin alınmasına rağmen taksitli tesis yaptırıldığının, kapama, devir ve iptal gibi çeşitli tasarruflarda bulunulduğunun anlaşıldığı belirtilerek; bundan böyle abone adına firma ve bayinin tesis ücreti peşin ödenmek suretiyle yaptıracakları tesis için Ek:1’de. Tesis ücreti taksitli ödenmek suretiyle yaptıracakları tesis için Ek:2’de örnek olarak gönderilen noter tasdikli vekaletnamelerin istenileceği ve dosyalarında bulundurulacağı, GSM aboneliklerinin tesisinde örnek olarak gönderilen bu vekaletnamelerin haricinde vekaletname kabul edilmeyeceği, tesis haricindeki diğer abonelik işlemleri, için (açma, kapama, devir, adres ve numara değişikliği, ilave hizmetlerden faydalanma v.s.) yapılacak işin içeriğinin açıkça belirtildiği ayrı vekaletnamelerin istenileceği ilgili ünitelere bildirilmiştir.
Davacı şirket, düzenlemeyle sözleşme serbestisinin ihlal edildiğini, sözleşme serbestisinin ancak mahkeme kararıyla hacir altına alma ya da yasayla sınırlandırılabileceğini, portföylerindeki genel vekaletnamelerin geçersiz hale geldiğini öne sürerek genel düzenleyici işlemin iptalini ve işlem nedeniyle uğradığı manevi zarar karşılığı 1 liranın da manevi tazminat olarak ödenmesini istemiştir.
Dava konusu düzenleyici işlemin incelenmesinden, işlemin, abone olacak kişilerin yaptırmak istedikleri işlem ne olursa olsun firmalarca genel vekaletname alındığının, bu vekaletnameler kullanılarak aboneden peşin tesis ücreti alınmasına karşın taksitli tesis yaptırıldığının, firmaların taksitli sattıkları cihazların ücretini tahsil edemediklerinde vekaletnameyi kullanarak abonelik üzerinde kapama, devir, iptal gibi çeşitli tasarruflarda bulunduklarının belirlenmesi üzerine, bu sakıncaların önlenmesi ve abonelerin korunması amacıyla tesis edildiği anlaşıldığından, kamu yararı ve hizmet gerekleri dikkate alınarak bu tür bir düzenleme yapılmasında hukuka aykırılık görülmemiştir.
Diğer yandan, yürüttüğü kamu hizmetinin niteliği gereği gerekli koşulları yerine getiren herkesle abonelik sözleşmesi imzalamak zorunda olduğu için sözleşme serbestisi kısıtlanan davalı idarenin, haberleşme hürriyetiyle doğrudan ilgili olan bu alanda sözleşme yaparken, ibraz edilen vekaletnamelerde yetki verilen hususun ve temsil edilenin iradesinin açıkça belirtilmesini ve vekaletnamenin temsil edilenin mağdur edilmesini önleyecek şekilde düzenlenmesini istemesinde de hukuki isabetsizlik görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, hukuki dayanağı bulunmayan davanın reddine. 29.4.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.