Hukuk düzeninin kaybedildiği ülkemizde kurumlar “cinnet” geçiriyor.
15 Temmuz gecesi çeşitli kurumları bombalayan, sivillere ateş açan, ölmelerine ve yaralanmalarına neden olan darbe heveslileri ile onlara yardım ve yataklık yapan kamu görevlileri, yürürlükte bulunan yasalara göre yargılanmalı ve cezalandırılmalıdır.
Darbeye karşı halk duyarlılığı önemlidir ve askeri saldırganlara karşı kamuoyu tek vücut olarak tepkisini ortaya koymuştur. Saldırganları önceden tespit edecek, hukuk dışı oluşumu önleyecek resmi görevliler, kendi görevlerini halkı sokağa çağırarak yapamazlar. Cihatçı söylemlere karışmış demokrasiyi koruma çağrısından güç alan güruhlar, sokaklarda askerlere, gazetecilere saldırmış, vahşi öldürme olaylarına karışmışlardır.
Siyasilerin ve Diyanet İşleri Başkanlığının halkı sokağa çağırması kamu düzenini ve toplumsal beraberliği bozucu bir etki yaratmaktadır ve hukuk dışı bu tutumdan vazgeçilmelidir.
Sokaklarda askerlere ve gazetecilere karşı suç işleyenler tespit edilerek yargı önüne çıkartılmalıdır.
Bir kısım askerlerce yapılan hukuk dışı eylemler bahane edilerek, bir süredir Anayasayı tanımadığını ilan eden iktidar çevrelerinin yeni hukuksuzluklara ve oldu-bittilere yönelmesi toplumsal ayrışmayı daha derinleştirecektir.
Kurumlar arası dengeyi sağlamak görevi bulunan Cumhurbaşkanı, kendisini Anayasal sınırlar içerisine çekmeli ve derhal bunu kamuoyuna açıklamalıdır.
İdam cezası gibi çağ dışı düzenlemelerin tekrar gündeme getirilmesi de endişe verici bir gelişmedir ve sorumluluk sahibi herkesin bu tür önerilerin karşısında durması gerekir.
Yaşanan üzücü olaylar, toplumsal parçalanmayı değil, barış içerisinde bir arada yaşayacağımız ortamı tesis etmek için fırsat olarak görülmelidir.
Bir aradayız, hukuku savunuyoruz.
SAVUNMA HAREKETİ