Ülkemizde, 15 Temmuz sonrasında Olağanüstü Hal ilan edilmiş ve ülke Kanun Hükmünde Kararnameler ile yönetilmeye başlanmıştır. Herhangi bir hukuki ve siyasi gereklilik olmadığı halde 10 aydır devam eden OHAL rejiminde, hukuki güvenlik ayaklar altına alınmış; akademisyenler ihraç edilmiş; basın susturulmuş; muhalifler tutuklanmıştır. İnsan hakları ihlallerinin ciddi boyutlara ulaştığı bu dönemde binlerce insan, asgari hukuk kuralları dahi gözetilmeden çalıştıkları kurumlardan ve kamu görevinden ihraç edilerek adeta sivil ölüme mahkum edilmiştir.
Bir geceyarısı kararnamesi ile hukuksuz bir biçimde kurumlarından ihraç edilen akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça, Türkiye’de kendileri gibi haksızlığa uğrayan binlerce insanın durumuna dikkat çekmek ve işlerine iade edilmek amacıyla 182 gündür Yüksel Caddesi’nde bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde oturma eylemi yapmaktadırlar. Yaptıkları oturma eyleminin yetkililerde herhangi bir etki yaratmadığını gören Nuriye Gülmen ve Semih Özakça, 9 Mart’tan bugüne yani 62 gündür açlık grevi yapmaktadırlar ve uzun süren bu açlık grevi nedeniyle sağlık durumları endişe verici bir noktaya gelmiştir.
Demokratik bir hukuk devletinde vatandaşların uğradıkları haksızlıkların düzeltilmesi için bedenlerini ölüme yatırmak zorunda kalmalarına, iki aydır açlık grevi yapmalarına ve sağlık durumlarının endişe verici bir noktaya gelmiş olmasına rağmen yetkililerce halen kayda değer bir adım atılmamış olması, bütün hukuk ve demokrasi vaatlerinin bir yalan olduğu gerçeğiyle bizi karşı karşıya getirmektedir.
Yaşam hakkı, bütün temel hak ve özgürlüklerin varlığının ön koşuludur. Hukuk devletinin en temel öğesi olan yaşam hakkının, devlet tarafından güvence altına alınması gerekmektedir.
Yetkilileri, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın işlerine geri dönebilmeleri için gerekli adımları atmaya ve ülkenin KHK’ler ile keyfi ve hukuksuz bir biçimde yönetilmesine son verilmesine davet ediyoruz.
Biz avukatlar olarak, hukuki güvenliğin olmadığı bir ülkede devletin yaşam hakkını koruduğundan bahsedilemeyeceğini hatırlatarak yetkilileri derhal yaşam hakkına sahip çıkmaya ve hukuka aykırı keyfi uygulamalardan vazgeçmeye çağırıyoruz.
ANKARA BAROSU İNSAN HAKLARI MERKEZİ
KAYNAK: ANKARA BAROSU (TIKLAYIN)