Emekli Sandığına tabi kamu görevlisi olarak çalışıp emekli olan personele 30 yılı aşan süreler için emekli ikramiyesi ödenip ödenmeyeceği konusundaki belirsizlik devam ediyor. Bir yılı aşkın bir süredir devam eden dava süreci sonunda, yargı kararları da dikkate alınarak, dava açılmaksızın tüm hak sahiplerine ödeme yapılmasına dair Kanun tasarısı Haziran 2016’da TBMM’ye sunulup hızlı bir şekilde gündeme alınmışsa da (kanun tasarısı), 15 Temmuz sonrası süreçte tasarı yasalaşamadan TBMM tatile girmiştir.
Anımsanacağı üzere, SGK emeklilerin taleplerini “Anayasa Mahkemesi iptal kararı geriye yürütülemez” gerekçesi ile reddetmiş, açılan davalarda ise İdare Mahkemeleri bu yaklaşımı hukuka aykırı bularak, ilgililerin 30 yılı aşan süreler için hak kazandıkları tutarın, emekli oldukları tarihteki katsayılar üzerinden hesaplanarak ve başvuru tarihinden itibaren hesaplanacak faiziyle birlikte ödenmesine hükmetmişti. İdare Mahkemesi kararlarının Danıştay tarafından da uygun bulunarak onanması ile süreç bir anlamda kesinleşmişti. (Danıştay kararı yorumu için)
Bu aşamada Kamu Denetçiliği Kurumu tarafından alınan 15.04.2016 tarihli karar da emeklilerin haklılıklarını ortaya koymuştu. Kararda; Kamu Denetçiliği Kurumu’na bu konuda yapılan çok sayıda başvuru ele alınarak, SGK uygulamasının açıkça hukuka aykırı olduğu belirtilerek, hukuka uygun bir şekilde bütün hak sahiplerine ödeme yapılması tavsiyesinde bulunulmuştu.
Bu tavsiyeye rağmen, toplamda 1.800.000.000,00 TL civarında olduğu SGK tarafından ifade edilen 30 yılı aşan süreler karşılığı emekli ikramiyesinin “davasız” bir şekilde ödenmesi hala yasalaşamamıştır. 15 Temmuz darbe girişimi nedeniyle TBMM ve ülke gündeminin değişmesi, bu tasarının yasalaşmasına engel olmuş görünmektedir.
Bu durum, hak sahibi olup bugüne kadar yasal süreci başlatmamış veya başvuru yapmış ama dava açmamış kişilerin durumunu zora sokmaktadır. Zira, tasarı gündeme gelmeden önce başvuru yapmış kişiler açısından dava açma süreleri ya dolmuş ya da dolmak üzeredir. TBMM’nin 01.10.2016 tarihinde yeniden çalışmaya başlayacağı düşünüldüğünde, dava açma süresi son günü bu tarihten önce dolan başvurucuların, hak kaybına uğramamak adına dava açmaları gerekmektedir.
Öte yandan, tasarının yasalaşmasını bekleyen, bugüne kadar hiç başvuru yapmamış hak sahipleri ise kanımızca bir süre daha Kanun düzenlemesini beklemelidirler. Hukuka aykırılığı ortaya konulmuş bu durumu düzeltecek, gereksiz yere açılmak zorunda kalınan davalar nedeniyle kamu zararı oluşmasını engelleyecek bir yasal düzenleme gerek hak sahipleri gerekse de yürütme açısından en doğru yoldur.
Dileriz ki TBMM’nin tatil dönüşünde öncelikle ele alacağı konular arasında emeklilerin bu bekleyen meselesi de yer alır ve bir adaletsizlik ortadan kaldırılmış olur.