Balgat Adliye Binasının Hukuksuzluk Hikayesi…

5410

Adliye binalarının öncelikli işlevi, vatandaşların haklarını aramak için, biz avukatların da verdiğimiz hizmeti en iyi şekilde sunmak için kullandığı kamusal mekanlar olmalarıdır. Devlet içinse adliye binaları; modern bir hukuk devletinde, adalet ve güven duygusu vermesi gereken yargı hizmetinin görünen yüzüdür. Hem vatandaşlara hem de yargı mensuplarına her gün görünen bu yüzün temellerinin çok sağlam olması gerektiği de açıktır. Ankara’da iş ve ticaret mahkemelerinin bulunduğu Ek Adliye Binası’nın yapısal anlamda temellerinin sağlam olup olmadığını bilemiyoruz. Ancak hukuksal anlamda temellerinin sağlam olmadığı açıktır.

Ankara Ek Adliye Binasının hukuka ve planlama mevzuatının temel ilkelerine aykırı gördüğümüz kısa hikayesi, tüm meslektaşlarımız ve hukuk devleti ilkelerine gönülden bağlı, bu ilkelerin ne kadar önemli olduğunu idrak etmiş her vatandaşımız için önemli ve üzerinde düşünülmesi gereken bir hikayedir.

İş ve ticaret mahkemelerinin bulunduğu ek adliye binası, Ankara İli, Çankaya İlçesi, 27352 ada 8 parselde bulunmaktadır. Söz konusu parsel Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 14.08.2009 tarih ve 1878 ve 1879 sayılı meclis kararları ile onaylı nazım ve uygulama imar planlarına göre Balgat Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Projesi kapsamında E:1.60, Hmax:Serbest yapılaşma koşuluna sahiptir.

Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından 14.08.2015 tarih ve 1672 sayılı meclis kararıyla kabul edilen nazım imar planına göre ise bu parselde E:2.85, Hmax:Serbest şeklinde yapılaşma koşulları belirlenmiştir. Bu yapılaşma koşulları hali hazırda yapılı olan binanın yapılaşma koşullarıdır ki bunun önemi az sonra ortaya çıkacaktır.

Tüm meslektaşlarımızın da bildiği üzere ek adliye binasının faaliyete geçmesi 2016 yılının başlarında gerçekleşmiştir. Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin 14.08.2015 tarih ve 1672 sayılı meclis kararında ise söz konusu binanın adliye binası olarak kullanılacağı, bunun da yazışmalarının Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ile 2015 yılının Mayıs ayında yapıldığı ifade edilmektedir. Sonuç olarak söz konusu binanın adliye binası olarak kullanılmasına karar verilmesi 2015 yılının Mayıs ayında gerçekleşmiştir. En azından elimizde bu tarihten daha önce bu parselin adliye binası olarak düşünüldüğüne ilişkin tesis edilmiş başka bir idari işlemin bilgisi bulunmamaktadır.

İş ve ticaret mahkemelerinin bulunduğu ek adliye binasının yapı ruhsatı 03.11.2011 tarihinde düzenlenmiş, 2011 yılında temel kazıları başlamış, 2013 yılı başlarında ise bina tamamlanmıştır. Bu bilgileri herkesin rahatlıkla ulaşabileceği “Google Earth” programında geçmiş yıllara ilişkin uydu görüntüleriyle teyit etmeniz mümkündür.

Burada dikkat edilmesi gereken husus, 2013 yılı başlarında bina tamamlandığında; o tarihte geçerli olan (E:1.60, Hmax: Serbest şeklindeki) yapılaşma koşullarına göre değil, çok daha fazla bir inşaat alanı ve kat sayısı ile tamamlanmış olduğudur. Diğer bir ifadeyle söz konusu bina imar planına aykırı olarak yapılaşmıştır. Ancak daha sonra söz konusu binanın ek adliye binası olarak kullanılmasına, özel şahıs mülkiyetinde olan bu binanın kiralanmasına, imar planına aykırı olan hususların giderilmesi için de yeniden imar planı onaylanarak sonradan yasal hale getirilmesine karar verilmiştir. Sonuç olarak tamamlanmış binaya göre imar planı onaylanmış ve 14.08.2015 tarih ve 1672 sayılı meclis kararıyla E:2.85, Hmax:Serbest yapılaşma koşulu tanınmıştır. Binanın sadece 2015 yılında, yani bina tamamlandıktan 2,5 yıl sonra adliye binası olarak kullanılmasına karar verildiğini düşünürsek, minareyi çalan önceden kılıfı hazırlamamış, sonradan kılıfı uydurmuştur!

Onaylanan bu imar planının iptali talebiyle açılan bir davada bilirkişi heyeti tarafından söz konusu parseldeki kullanım şeklinin üst ölçekli plana aykırı olduğu, çevresindeki binalarla arasındaki mesafenin mevzuata aykırı olduğu, bölgedeki trafik hacmine olumsuz etkilerinin olacağı açıkça ifade edilmiştir. Ancak bilirkişi heyeti tarafından tespit edilen önemli bir husus aslında yukarıda satır aralarında sizlere aktarılmıştır. Şöyle ki; adliye binası olarak kullanılan bu parsel yanındaki diğer parsellere göre son derece ayrıcalıklı bir yapılaşma hakkı elde etmiştir. Ancak aynı zamanda da bu parsel özel şahıs mülkiyetindedir. Tahmin edileceği üzere adliye binası olarak kullanılmak üzere kiralanmış olan bu parselde kira ilişkisi geçici ve fakat yapılaşma hakları bakidir. Dolayısıyla adliye binası, eşitlik ilkesine tamamen aykırı olarak, ciddi bir yapılaşma ayrıcalığının tanındığı bir idari işleme sırtını dayamaktadır. Daha da önemlisi söz konusu bina, 2013 – 2015 yılları arasında yaklaşık 2,5 yıl boyunca imar planına aykırı halde yapılaşmışken, sonradan yasal hale getirilmeye çalışılmış bir binadır.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi devlet için adliye binaları; modern bir hukuk devletinde adalet ve güven duygusu vermesi gereken yargı hizmetinin görünen yüzüdür. Bizse; ne yazık ki adalet arayan müvekkillerimize verdiğimiz avukatlık hizmetini, temelleri hukuken hiç de sağlam olmayan bir binanın altında kalmadan vermeye çalışıyoruz.