ÇOKLU BARO ANAYASA MAHKEMESİ’NDE

988

Baroların karşı çıkışı ve yoğun tepkiye karşın alel acele TBMM’den geçirilen “Çoklu Baro Yasası”, Resmi Gazete’de yayımlanmasından bir gün sonra iptal ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne götürüldü.

savunmahareketi.org.tr- Anamuhalefet Partisi CHP tarafından Anayasa Mahkemesi’ne götürülen; yürütme ve yürürlük dışında 26 maddeden oluşan 7249 sayılı Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 21 maddesinin yürürlüğünün durdurulması ve iptali istendi.

Başvuru dilekçesinde “eylemli İçtüzük ihlali” gündeme getirildi. Anayasa’nın 88. Maddesi’nde “Kanun tekliflerinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülme usul ve esasları İçtüzükle düzenlenir” hükmü yer almasına karşın İçtüzük’ün 26. ve 36. maddelerinde öngörülen bekleme sürelerine uyulmadan “Çoklu Baro Yasası’nın” Adalet Komisyonu’nda görüşülmeye başlandığına dikkat çekildi. Bu nedenle yasanın bütününün iptali talep edildi.

Anayasa Mahkemesi’ne götürülen yasanın isminin kamuoyunda “çoklu baro” olarak adlandırılmasına neden olan ve 5 binden fazla avukat bulunan illerde asgari 2 bin avukatla baro kurulabilmesine olanak tanıyan 15. Madde düzenlemesinin Anayasa’nın “Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşları” başlıklı 135. Maddesi’nin aykırı olduğunun altı çizildi. Bu düzenlemenin Anayasa’nın “Cumhuriyet’in Nitelikleri” başlıklı 2, “Yargı Yetkisi” başlıklı 9, “Temel Hak ve Hürriyetlerin Sınırlanması” başlıklı 13, “Hak Arama Hürriyeti” başlıklı 36 ve “Mahkemelerin Bağımsızlığı” başlıklı 138. maddelerine de aykırı olduğu kaydedildi.

Dilekçede Türkiye Barolar Birliği seçimlerine ilişkin olarak; İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük baroların gücünü kırmaya yönelik olarak illerden gelen sabit delege sayısını 2’den 3’e çıkaran, orantısal delege sayısını ise her 300 üye için 1 delege yerine her 5 bin üye için bir delege olacak şekilde değiştiren 18. Madde düzenlemesinin de demokratik olmadığı, adil ve hakkaniyete de uygun olmadığı anlatıldı. Anayasa Mahkemesi’nin içtihat oluşturan geçmiş kararlarına göre de seçimle işleyen kuruluşların yönetim ve işleyişinin demokratik kurallara aykırı olamayacağı, “temsilde adalet ilkesinin” esas alınması gerektiği vurgulandı. Bu düzenlemenin de Anayasa’nın “Cumhuriyet’in Nitelikleri” başlıklı 2, “Temel Hak ve Hürriyetlerin Sınırlanması” başlıklı 13, “Seçme, Seçilme, Siyasi Faaliyette Bulunma Hakları” başlıklı 67 ve “Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşları” başlıklı 135. maddelerine aykırı olduğu belirtildi.

Çoklu Baro Yasası’nın iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle başvuruyu 16 Temmu 2020’de Anayasa Mahkemesi’ne götüren CHP Grup Başkanvekili Engin Altay ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek Anayasa Mahkemesi önünde basın açıklaması yaptı. Başvuru hakkında bilgi veren Altay, şunları söyledi:

“TBMM İçtüzüğü’nün 26. ve 36. maddeleri açıkça çiğnenmiş ve iki gün geçmeden, 48 saat geçmeden komisyon toplanmıştır. Biz bunun adına eylemli içtüzük ihlali diyoruz. Bu eylemli içtüzük ihlali oluşturularak Meclis’te yapılan kanunların hükümsüz, yok hükmünde olduğunu görüyor, biliyoruz. Eylemli içtüzük ihlali nedeniyle, kabul edilen teklifin tümünün iptalini istedik.”

Altay, çoklu baro kurulmasına olanak sağlayan düzenlemeye yönelik “güçlü bir itirazda” bulunduklarını belirtirken, “Tüm dünyada baroların örgütlenmesi yargı çevreleri esasına göredir. Bizim ülkemizde yargı çevresinden anlaşılan illerdir. Aynı yargı çevresinde, yani aynı ilde, iki baronun örneği yok” dedi. Bu düzenlemenin iptal edilmemesi durumunda çoklu baro oluşumunun “ideolojik, ekonomik ve siyasi rekabet düzeni” ile disiplini ve meslek ahlakını ortadan kaldıracağının altını çizen Altay, “Ayrıca farklı dinsel, etnik, ideolojik hatta yaşam tarzı üzerinden oluşacak yeni barılar adliyelerimizi çatışma ve ayrışma merkezlerine dönüştürür ki, bu da adil yargılama imkânını zaten ortadan kaldırır” vurgusunu yaptı.

Engin Altay, Türkiye Barolar Birliği seçimlerine ilişkin düzenlemeye itirazlarını anlatırken de şöyle konuştu:

“İstanbul, Ankara ve İzmir’de, Türkiye’deki toplam avukatlarımızın yüzde 60’ı görev yapıyor. Bu düzenleme ile avukatlarımızın yüzde 60’ı, yüzde 10’un altında bir temsil oranıyla temsil edilebilecekler. Bu düzenleme ile avukatlık mesleğinin varlık sebebi olan, adil yargılamanın güvencesi olma rolü işlevsizleşecektir. Yargının; hüküm, iddia, savunma ayağı vardır. Adil ve tarafsız yapılması imkânsızlaşacaktır. Türk Eczacılar Birliği, Türk Tabipleri Birliği, Türk Veteriner Hekimleri Birliği, Türk Diş Hekimleri Birliklerinin temsillerinde geçmişte kimi düzenlemeler yapıldı. Yüksek mahkeme bunların hepsini bozdu. Yüksek mahkemenin elinde, geniş bir içtihat havuzu var.

Bu teklif Anayasa Mahkemesi’nde de uygun görülürse, adliyeye siyaset, mahkemeye fitne, duruşma salonuna nifak girecek. Toplum kutuplaşacak, millet ayrışacak. Yüzde 100 eminim mahkemenin başvurumuzu kabul edeceğinden ama bu mahkememiz bu başvurumuzu reddederse Erdoğan’ın bir sonraki adımı çoklu hukuk olacaktır. İşte o Türkiye’nin felaketidir, sonudur. Kamuoyunu da bu sebeple ciddi bir duyarlılığına, reflekse, özellikle de 140 bin avukatı, davalarına, meslek onurlarına sahip çıkmaya da çağırıyorum. Erdoğan’ın oynadığı manav, bakkal, kasap terazisi değil.  Adaletin terazisiyle oynuyor. Bir gün Erdoğan o terazinin kendisini de tartacağını unutuyor.”