Dev Maden-Sen’den Soma Çağırısı: Adalet Sağlanmadan İşçi Ölümleri Durmaz

1932

Dev Maden-Sen Yönetim Kurulu, Soma davasında vicdanları rahatlatacak bir karar beklentisi içerisinde olduklarını vurgulayarak, iş cinayetlerine ilişkin davalarda adalet sağlanmadan işçi ölümlerinin durdurulamayacağına dikkat çekildi.

 

SAVUNMA HAREKETİ.ORG-Dev Maden-Sen Yönetim Kurulu, bugün (26 Kasım 2014) yaptığı basın açıklamasında Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nin Akhisar Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı Soma Katliamı iddianamesini reddettiğini hatırlattı. Davanın Türkiye’nin en davası olarak nitelendirildiği açıklamada, “İş kazası ve işçi ölümleri açısından Türkiye dünya da üçüncü, Avrupa da birincidir. Bu utanç tablosunun devam etmesi istenmiyorsa, iş cinayetleri davalarında gerçek anlamda adalete erişilmelidir” denildi.

İşçi ölümlerine ilişkin davalarda adaletin sağlanamadığına dikkat çekilirken, şu örneklere yer verildi:

“Örneğin 1992 yılında Kozlu da meydana gelen ve 263 işçinin hayatını kaybettiği maden faciasında. 1995 yılında Yozgat Sorgun’da 37 işçinin hayatını kaybettiği maden faciasında. 2004 yılında Kastamonu Küre’de 19 işçinin hayatını kaybettiği maden faciasında. 2006 yılında Balıkesir Dursunbey’de 17 işçinin hayatını kaybettiği maden faciasında, 2008 yılında İstanbul Davutpaşa’da 20 işçinin hayatını kaybettiği patlamada ve daha 2 ay önce İstanbul Mecidiyeköy’de 10 işçinin hayatını kaybettiği asansör faciasında sonuç hep aynı olmuştur. Bu işçi cinayetlerinin davaları görülürken esas sorumlular yargıdan kaçırılmış, davalar kan parası niyetine tazminatlarla sonuçlandırılmıştır. Yargılanan ve ceza alanlar orta ve daha çok alt kademedeki yöneticilerdir. Anlaşılan odur ki, işçi cinayetlerinin görüldüğü davalardan çıkan sonuçların işverenler açısından herhangi bir caydırıcılığı yoktur ve kamu vicdanı devreye girememiştir. Adaletin böyle işlemesi patronları daha çok cesaretlendirmektedir.”

“Kölelik Düzeni Sürüyor”

Davalarda sonuç alınamaması nedeniyle işverenlerin işçi sağlığı ve iş güvenliğine uymadığına dikkat çekilen açıklamada, şöyle denildi:

“Bu cesaretledir ki, özelleştirme ve taşeronlaştırmanın yanı sıra üretim zorlaması yaparak, işçileri her türlü kölelik koşullarında çalıştırmaktadırlar. İşte Soma Kömürleri patronu tam da bu üretim zorlamasıyla 301 işçinin yaşamını yitirdiği katliama davetiye çıkarmıştır. Bu dava da Soma Kömürlerinin birinci derece de sahibi ve patronu Alp Gürkan, TKİ, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Enerji Bakanlığı yargılanmayacaksa, adalet nasıl yerini bulacaktır.!

Yine de Akhisar Ağır Ceza Mahkemesinin iddianameyi kimi eksikliklerin giderilmesi için reddetmesi olumludur. Ancak bu eksiklerin giderilmesi işlemi davanın uzamasının ve adaletin gecikmesinin nedeni olmamalıdır. Bilinir ki, çok sayıda dava, bilirkişi raporlarının beklenilmesi ve mahkeme yazışmalarının uzaması gibi nedenlerle adaletin gecikmesine yada zaman aşımına uğratılmıştır.

301 işçinin yaşamını yitirdiği, dünyanın gözü önünde yaşanan ve sorumlularının bu kadar çıplaklığıyla ortaya çıktığı bir olayda, aylardan beri hazırlanan iddianamenin böylesi eksikliklerle dolu olması da ayrıca düşündürücüdür. Dünyanın en büyük iş cinayeti davasında savcılığın iddianamesiyle dağ fare doğurmuştur.”

Soma’daki katliamın ve işçi cinayetlerinin esas faili AKP iktidarının özelleştirme ve taşeronlaştırma politikaları olduğunu ifade edildiği açıklamada, “kara odaklanmış, plansız, kanunsuz, denetimsiz ve sorumsuz üretim hırsı”nın facia yarattığı kaydedildi.

Adalet Yerine “Kan Parası” Düzeni

Açıklamada, “adalet mekanizmasının bütün unsurlarına” şöyle çağrıda bulunuldu:

“Bu dava sadece Soma’da işlenen işçi katliamının sorgulanacağı ve bir takım adli süreçlerle ve tazminat cezaları ile geçiştirilecek bir dava olmaktan ziyade, bütün işçilerin öncelikle çalışma koşullarının, taşeronlaşma ve özelleştirmelerin, işçi sağlığı ve iş güvenliği sisteminin yargılanacağı dava olmalıdır. Bu davanın müdahilleri sadece Soma’da hayatını kaybeden işçilerin yakınları değil; Isparta Yalvaç’ta hayatına kastedilen tarım işçileri, İstanbul’da Torunlar inşaatta katledilen inşaat işçileri Afşin Elbistan’da toprağın altında bekleyen maden işçileri, bütün olarak işçi sınıfı ve işçi sendikaları olmalıdır.

Bu dava da yargılaması gereken ise sadece bu katliamın sorumluları değil, bütün bir toplumu ucuz iş gücü olarak gören ve geleceksizleştiren taşeron sisteminin, kömür havzalarında rödevans anlaşmaları ile gerçekleştirilen özelleştirmelerin, üretim zorlaması üzerine oturtulan enerji politikalarının, denetimsizliğin bir diğer biçimi olan patrona bağlı iş güvenliği uzmanlığının yargılanacağı davadır.

Türkiye’de adalet mekanizmasının bir an evvel özellikle toplum vicdanını dikkate alan bir yerden davanın bütün süreçlerini şeffaf bir şekilde yürüterek mağdurların yada şüphelilerin servetlerine, konumlarına, kariyerlerine bakmaksızın adil bir sorgulama yürütmesi gerekmektedir. Aksi durumda Soma’da yaşanan katliam daha önce yaşanan katliamlar gibi esas sorumluların yargılanmadığı yargılananların ise kan parası ödeyerek kurtulduğu bir aklama operasyonlarına dönüşecektir.”