RTÜK tarafından tavsiye edilen ve ücretsiz yayınlanan kamu hizmeti duyurularına Kamu Spotu deniyor. TV’lerde sıkça dönen spotlar Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına ait ve iyi hazırlanmış videolar.
Mesela birinde karşımızda Sinem var. Sinem sevimli bir genç kadın, yemek saati gelmiş, salata yemeği düşünüyor ama acaba sebzelerde kalıntı var mı, nerde yetişti, iyi yıkandı mı? Bu soruların tümüne Bakanlık %100 güvence veriyor. Yalnızca Sinem’e de değil 76 milyona “içiniz rahat olsun, güvenilir gıda için her adımın takipçisiyiz” diyor. Vallahi bu güvenceyi en gelişmiş ülkenin gıda-tarım bakanlığı bile veremez, ama bizim bakanlığımız verir.
Bir başka spot çok bildik bir türküyle başlıyor, “gesi bağlarında dolaşıyorum”. Tam “yitirdim yarimi” diyecekken topraktan beton bloklar fışkırıyor “yitüürdeğğmm” gibi bir şeyle türkü bitiyor. Etkileyici bir ses “gesi bağlarında eskisi gibi dolaşamayabilirsiniz” diyor ve devam ediyor: Tarıma elverişli alanların tarım dışı kullanımı geleceğimize indirilmiş büyük bir darbedir. Bu gidişe siz de dur deyin, tarım alanlarına yapılacak tarım dışı faaliyetlere ruhsat verilmeyeceğini[1] kamuoyunun bilgisine sunarız. Breh breh derdi babaannem, “e pes yani” demenin Trakyacası.
Benzer bir başkası da şöyle: Atalarımız tepelere yerleşerek tarım arazilerini yüzyıllarca korudular, bu toprakların bize atalarımızın mirası değil torunlarımızın emaneti olduğunu unutmayalım. Tarım arazileri üzerine yapılan konutlar, sanayi tesisleri ve yapılar bilinçsizce heba edilen milyonlarca hektarlık tarım arazileri. Ülkemizde her türlü kullanıma yeterince uygun alan var, yatırım yapmadan önce mutlaka bakanlığımızın görüşüne başvurun. Çocuklarımıza yaşanılabilir bir dünya bırakmak için haydi Türkiye tarım arazilerini birlikte koruyalım.
Bu spotları izleyen vatandaş herhalde şöyle diyordur: Bakanlık toprakları korumak istiyor da ne yapsın yetkisi yok.
10 yıldır tarım topraklarının tarım dışına çıkarılması kararlarına karşı onlarca dava açmış bir avukat olarak, Kamu Spotu severlere küçücük bir açıklamada bulunma hakkımın olduğunu düşünüyorum. Efendim 2005 yılında Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı adında bir kanun çıktı. Bu kanuna göre, tarım arazisi olup da tarım dışı kullanıma açmak istediğiniz arazi için Bakanlıktan izin almanız gerekir. Yani öyle görüş almanız yetmez, izni verecek olan zaten Bakanlık. Mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ile sulu tarım arazileri tarımsal üretim amacı dışında kullanılamaz. Ancaakk…
-düzenleme getiren bir metinde ancak diye bir ifade varsa vatandaş, durumu/konumuna göre oley veya yandım diyecektir-
Mesela otel yapmak istiyorsunuz, ilgili bakanlığa ve belediyeye başvuruyorsunuz, bunlar ilgili Valiliğe iyi olur ya içerikli kararlarını gönderiyorlar –buna kamu yararı kararı deniyor- Valilik bünyesindeki Toprak koruma Kurulu –çoğunlukla- tarım dışına çıkabilir diyor. İşte bu karar Bakanlığa gidiyor, Bakanlık uygundur dediğinde de iş bitiyor. Bakanlık ‘olmaz’ dese olmayacak ama demiyor işte. Hatta ilgili valilik bünyesindeki İl tarım Müdürlüğü elemanlarının izin verilmemesi gerekir diye görüş verdiği başvurulara bile uygundur diyor. Nereden mi biliyorum isteyene belgesini göndermeye hazırım efendim.
Anlayacağınız Bakanlık bolca izin veriyor. Giresun’un fındık bahçelerine, Düzce’nin Kütahya’nın, Tekirdağ’ın verimli topraklarına Organize sanayi kurulabilir diye; Uşak’da 1.sınıf mutlak tarım arazisine benzin istasyonu yapılabilir diye; Aksaray’ın tarlalarına imar geçebilir diye; Afyon’un, Kırklareli’nin verimli topraklarına otel, tesis yapılabilir diye; yol, konut, hastane, aklınıza ne gelirse.
Oysa gene kendi spotunda şöyle diyor Bakanlık: “78 milyon hektarlık Türkiye yüzölçümünün yalnızca %11 i sulanabilir tarım arazisidir. Toprak kaybı gıda güvenliği tehlikesinin habercisidir, üretilemeyen kaynak bir avuç topraktır.”
———————————–
[1] Bakanlığın, tarım alanlarına yapılacak tarım dışı faaliyetlere ruhsat vermesi gibi bir yetkisi bulunmamaktadır.
(Zühal Sirkecioğlu Dönmez, 05 Aralık 2014)