Cizre’de 22 yıl önce 21 faili meçhul cinayetle ilgili açılan ve aralarında Emekli Jandarma Kıdemli Albay Cemal Temizöz’ün de bulunduğu 8 sanıklı davanın karar duruşması Eskişehir 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Şırnak’ın Cizre ilçesinde 1993-95 yıllarında 21 kişinin gözaltında kaybedilmesi ve faili meçhul cinayetle öldürülmesiyle ile ilgili Cizre Jitem davasının karar duruşması Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, tutuksuz sanıklar emekli Albay Cemal Temizöz, Cizre eski Belediye Başkanı Kamil Atağ ile Burhanettin Kıyak, Fırat Altın, Hıdır Altuğ, Adem Yakin, Kukel Atağ ve Temel Atağ hakkında yeterli ve inandırıcı delil bulunmaması nedeniyle tüm suçlardan beraatlarına karar verdi.
ESKİŞEHİR’DE POLİS ABLUKASI
Şırnak’ın Cizre ilçesinde, 1993 ile 1995 yılları arasında 21 kişinin “Faili meçhul” cinayet sonucu öldürmekten yargılanan Albay Cemal Temizöz ve Cizre eski Belediye Başkanı Kamil Atak’ın da aralarında bulunduğu 8 sanık için karar duruşması Eskişehir 2.Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı. Eskişehir Adliyesi’nde kurulan polis ablukası dikkati çekti. Ankara’dan toplu halde Eskişehir’e gelen kitle polis eskortu eşliğinde adliyeye getirildi.
“Davanın aklanmaması için” çok sayıda STK’nın içerisinde yer aldığı Cezasızlıkla Mücadele Güç Birliği bileşenleri de davaya katılmak için Eskişehir’e geldi. Duruşmanın başlaması ile birlikte sanıklar, mağdur aileleri ve avukatlar duruşmada hazır bulundu. Salona, maktul ailelerinin yanı sıra sanık yakınları da duruşma salonuna alındı.
KATİLLER YARGILANSIN
Cezasızlıkla Mücadelede Güçbirliği bileşenleri ve faili meçhullerin aileleri davayı izledi. Duruşma faili meçhul cinayetlerde hayatını kaybedenlerin ailelerinin beyanları ile başladı. Ailelerin ortak beyanı adalet talebi oldu. Aileler, 90’lı yıllarda yaşadıklarını anlattı. Eşlerinin, ağabeylerinin gözaltına alındıktan sonra bir daha eve dönüş yapamadığı vurgulandı. “Ben çocuğumun üç damla kanını içtim” diyen Yahya Akman’ın annesi, Bedriye Akman, Oğlu’nun Katledilen taksici Abdulaziz Gasya’nın arabasında onunla birlikte Cemal Temizöz ve Kamil Atag ekibi tarafından öldürüldüğünü belirterek, şunları söyledi: “Oğulum daha küçüktü. Madem suçluydu. Savcılığa götürseydiler. Cezaevine atsaydılar. Oğlumun parmağını kestiler. O parmak unutulmaz. 21 yıldır karalar giyiniyorum. Ben oğlumun üç damla kanını içtim. İnşallah bunu bize yaşatanlar evlatlarının kanını içer.” Aileler beyanlarında “ölülerini” istediklerini vurgularken, yaşanan katliamdan dolayı katillerin yargılanmasını talep etti.
BU CİNAYETLER DEVLET ELİYLE İŞLENDİ
Faili meçhullerin yakınlarının Türkçe bilmemesi üzerine adliyede görevli yazı işleri müdürü tercümanlık yaptı. Sık sık tercümanlıktaki hatalara dikkat çekildi. Mağdur yakınlarının beyanlarının ardından Avukat beyanlarına geçildi. Avukatların ortak beyanını aktaran Avukat Ahmet Özmen ,tercümanın yetersizliğine dikkat çekerek, “Önceki beyanlarla şu an ki beyanları arasında fark oldu. Bunun tutanaklarda yer almasını talep etti. Bize göre bu cinayetler devlet eliyle olmuş. Bu cinayetlerin hepsi siyasi cinayetlerdir.90’larda Cizre’ye bakmak lazım. Kürtler resmi ideoloji tarafından reddedilmişler. Cumhuriyetten önce Kürtler üzerinde katliamlar yaşatıldı. şimdide aynı şekilde katliamların yaşanıyor. İnsan onurunu incitecek kadar kötülükler yapıldı. Hala Diyarbakır Cezaevi’nde yaşanan işkenceleri kimse anlatamıyor” sözlerini kaydetti.
JİTEM’in sıradan sıradan bir suç örgütü olmadığını belirten Özmen, “JİTEM ordu bünyesinde bir komutanlıktır. JİTEM terörle mücadele etmedi. Tüm işkence ve ölümleri sivil halka uyguladı. Halkı sindirmek ve siyasal taleplerinden vazgeçirmek için bu işkenceleri yaptı. Bu örgüt Kürt halkını öldürmek kasp etmek imha etmek için kuruldu. Kürt halkına karşı koruldu. İnsanlar infaz edildi yol kenarna atıldı” dedi.
Türkiye’de yargının tarafsızlığı sorunu olduğuna vurgu yapan Özmen, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’deki yargılamalar için kullandığı şekli yargılama, hatta dosta alışverişte görsün yargılaması, aklama yargılaması, bu cezasızlık politikasının ötesinde aklama yargılaması, hukuk nasıl kişiden kişiye değişir. Türkiye’de yargının bağımsızlığı sorunu yoktur yargının tarafsızlığı sorunu vardır. İktidara bağımlı olmak için can atıyor. Hakimlerin siyasi baskı altında oldukları için bağımsız karar verdiklerini düşünmüyorum.”
YÜCE TÜRK MİLLETİ ADINA YARGIYA GÜVENİYORLAR
Sıra sanık savunmalarına geldiğinde salonda tansiyon yükseldi. Sanıkların hepsi sanıkların mütaalasına katıldıklarını belirterek, “Yüce Türk Milleti adına yargının vereceği karara güveniyoruz” dedi.
İlk sanık savunmasını Hıdır Altun yaptı. Altun, “Beraat talep ediyorum. Bu insanları ne tanıyorum ne de olayla bir alakam var” dedi. Savunmasını yapan Adem Yanık da, bahsi geçen suçları işlemediğini iddia ederek, “Görevimi ifşa etmekten başka bir şey yapmadım” dedi. Sanık Abdulkadir Güven de, “Çamur atıyorlar” iddiasında bulunarak, uzun süredir Diayarbakır’da yaşadığını avukatlarla arasında bir husumet olduğu için kendisinin de bu dava dosyasında yer aldığını söyledi. Sanık Burhanettin Kaya, 92 yılında nokta tayin ile Cizre’ye gönderildiğini aldığı silah eğitimi üzerine eğitim vermeye gittiğini anlatarak, “Şerefli Türk ordusunda canla başla görev yapmanın bedeli 22 yıl sonra vatan hainliği ile suçlanmak mı?” diye sordu. Hakkındaki suçlamaları kabul etmediğini belirten Kaya, sadece terörle mücadele ettiğini söyledi.
“DEVLETİME GÜVENİYORUM”
Davanın önemli sanıklarından köy korucu başı Kamil Atak ise, “Korucunun görevi bellidir. Ben de görevimi yaptım” diyerek söze başladı. “İntikam, töre” için insanları öldürdüğü belirtilen Atak, töre için kimseyi öldürmediğini iddia etti. Daha önceki savunmalarında “Konuşursam yer yerinden oynar” dediği hatırlatılan Atak, “Ben o sözü devletim için demedim” demekle yetindi. 30 senedir terörle mücadele ettiğini bildiren Atak, “Uzaktan yakından bir alakam yok. Devletime sadığım, devletimin vereceği karara güveniyorum. Kurana el basarım” dedi.
“DÜŞÜNÜLMEYENLERİ YAPTIM”
Davanın bir numaralı sanığı Emekli Albay Cemal Temizöz, “Bugün Cizre’de ne oluyor ise 90’larda da o oluyordu” dedi. Görev yaptığı yıllarda Cizre’de huzur ve mutluluk sağladığını iddia eden Temizöz, “Bugün dahi girilemeyen Cudi, Sur, Nur Mahalleri’ne o gün de girilemiyordu. Ben oraya huzur getirdim. Bir kamyon büyüklüğünde Türk Bayrağı altında insanlar yürüdü. Bunu yapmak bugün mümkün mü?” diye sordu. Cizre Jitem davasında rapor hazırlayan İnsan Hakları İzleme Örgütü gibi örgütleri terör örgütlerine yardım yataklık yapmakla suçladı. Temizöz, Cizre’de görev yaptığı süre boyunca spor faaliyetleri de dahil olmak üzere Cizre halkını sevdiği için pek çok hizmet yaptığını ama bu hizmetlerin yanlış lanse edildiğini savundu. Yaptığı hizmetlerin Kaymakam’lığın görev ve yetkilerini üstlenmek olarak lanse edildğini belirten Temizöz ben her şeyi huzur getirmek için yaptım dedi.
Temizöz, Cizre’nin 90’larda Kobane kantonunda yaşananların bir provası olduğunu ama buna izin vermediğini bunun için mücadele ettiğini söyleyerek, “Düşünülmeyenleri yaptım. Kimsenin almadığı sorumluluğu aldım” dedi.
Kaynak: BirGÜN/Burcu Cansu