savunmahareketi.org.tr – 21 Temmuz 2016 günü saat 01.00’dan itibaren 90 gün süreyle ülke genelinde olağanüstü hal ilan edildi ve TBMM’de onaylandı.
OHAL’in gerekçesi 1982 Anayasası’nın 120. maddesinde yer alan “şiddet olaylarının yaygınlaşması ve kamu düzeninin ciddi bir biçimde bozulması” olarak açıklandı.
OHAL’in açıklanmasını takiben siyasal iktidar “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin askıya alındığı” yönünde açıklamalarda bulundu. Gelinen noktada Türkiye’nin yakın tarihindeki OHAL deneyimleri ve uluslararası sözleşmeler çerçevesinde vatandaşın hukuken korunan haklarının neler olduğu ve hangilerinin askıya alınabileceği tartışılır oldu.
121. maddeye göre TBMM, Bakanlar Kurulunun istemi üzerine, her defasında dört ayı geçmemek üzere, olağanüstü hal süresini uzatabilecek veya olağanüstü hali kaldırabilecek.
Olağanüstü hal süresince, Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda kanun hükmünde kararnameler (KHK) çıkarabilecek. Bu kararnameler, Resmi Gazetede yayımlandığı gün Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin onayına sunulacak.
Olağan dönemlerde de çıkarılması mümkün olan olağan dönem KHK’ların aksine OHAL KHK’ları Anayasa’nın 91. maddesi’nde öngörülen usullere bağlı değil. Anayasa’nın 91. maddesine göre KHK çıkarılması için, TBMM tarafından, KHK’nın amacını, kapsamını, ilkelerini, kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılamayacağı konularını belirleyen bir yetki kanunu çıkarılması gerekiyor. OHAL KHK’ları ise yetki kanununa ihtiyaç duymuyor. OHAL KHK’ları kapsam yönünden de olağan dönem KHK’larından ayrılıyor. Olağan dönem KHK’ları ile “Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasî haklar ve ödevler” düzenleme konusu yapılamıyor. OHAL KHK’ları içinse böyle bir kısıtlama öngörülmüyor. Anayasa’nın 148. maddesi uyarınca OHAL KHK’ları hakkında şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılık iddiasıyla, Anayasa Mahkemesine de gidilemiyor
OHAL Süresince Alınabilecek Tedbirler
Olağanüstü hal uygulama ve yetkileri 2935 sayılı kanunda düzenleniyor. 2935 sayılı Olağan Üstü Hal Kanununa göre, şiddet olaylarının yaygınlaşması ve kamu düzeninin ciddi bir biçimde bozulması hallerinde, yıllık izinlerin iptali ve belirli bölgelere giriş çıkışın denetlenmesi gibi tedbirlere ek olarak alınabilecek tedbirler şu şekilde sayılmıştır:
1. Sokağa çıkmayı sınırlamak veya yasaklamak,
2. Kişilerin üstünü, araçlarını aratmak ve suç eşyası ve kanıt niteliğinde olanlara el koymak,
3. Gazete, dergi, kitap, el ve duvar ilanı ve benzerlerinin basılmasını yasaklamak veya izne bağlamak,
4. Sahne oyunlarını ve filmleri denetlemek veya gerektiğinde durdurmak veya yasaklamak,
5. Toplantı ve gösteri yürüyüşlerini yasaklamak, ertelemek veya izne bağlamak,
6. Ruhsatlı da olsa silah taşımak ve naklini yasaklamak,
7. kamu düzeni veya kamu güvenliğini bozabileceği kanısı uyandıran kişi ve toplulukların bölgeye girişini yasaklamak, bölge dışına çıkarmak veya bölge içerisinde belirli yerlere girmesini veya yerleşmesini yasaklamak,
8. İşçi çıkarılmasını üç aylık bir süreyi aşamamak üzere ertelemek veya izne bağlamak,
9. Derneklerin etkinliklerini, her dernek için ayrı karar alarak, üç ayı geçmemek üzere ertelemek,
10. Grev ve lokavt kararlarının uygulanmasını en çok 3 aya kadar ertelemek,
11. Gereken durumlarda “sınır ötesi harekat” düzenlemek.
Olağanüstü halin uygulanmasında görev ve yetki Valiye aittir. Eşgüdüm ise, Başbakanlık veya Başbakan’nın görevlendireceği bakanlıkça sağlanır. Yasa aynı zamanda, bakanlık temsilcilerinden oluşan bir Başbakanlık Olağanüstü Hal Koordinasyon Kurulu öngörmektedir. Bu Koordinasyon Kurulunun kuruluş ve çalışma esasları ise “Olağanüstü Hal Kurulu ve Bürolarının Kuruluş ve Görevleri ile Yükümlülüklerinin Karşılığının Tespiti ve Ödenmesi Hakkında Yönetmelik”te düzenlenmiştir. Koordinasyon Kurulu, Başbakanın görevlendirdiği bir bakanın başkanlığında Adalet, Milli Savunma, İçişleri, Dışişleri, Maliye, Sağlık, Tarım, Çevre ve Şehircilik, Ulaştırma, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşarları, Genel Kurmay temsilcisi, MGK Genel Sekreteri, MİT, YÖK Başkanı, Başbakan Askeri Danışmanı, Gençlik ve Spor Gn. Md. ve Sekreterya görevini yürüten görevli Validen oluşur.
Askıya Alınamayacak (Sert Çekirdek) Haklar
OHAL’in ilanı -her şeye rağmen- temel haklar üzerinde sınırsız bir yetki vermiyor. Anayasa’nın 15. maddesi savaş, sıkıyönetim ve olağanüstü hallerde dahi dokunulamayacak hak ve özgürlükleri açıklıyor. 15. maddeye göre, durumun gerektirdiği ölçüde ve milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlal edilmemek kaydıyla, temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir.
Ne var ki olağanüstü hallerde dahi kişinin yaşama hakkına, maddi ve manevi varlığının bütünlüğüne dokunulamayacağı, kimsenin din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamayacağı ve bunlardan dolayı suçlanamayacağı hüküm altına alınmış. Aynı düzenlemeye göre suç ve cezalar geçmişe yürütülemez, suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz.
İdam cezasının kaldırıldığı ülkemizde, darbeye teşebbüs edenler için idam cezası getirilmesini Anayasa’nın 15. maddesi kesin olarak yasaklıyor.
Uluslararası Sözleşmeler’de OHAL ve Dokunulmaz Haklar
Taraf olunan uluslararası sözleşmeler de olağanüstü hallere ilişkin istisnaları düzenlemektedir. Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 15. maddesi, olağanüstü hallerde taraf devletlere yükümlülüklerini askıya alma hakkı tanıyor.
Ancak Sözleşmenin 2. maddesindeki yaşam hakkı, 3. maddesindeki işkence yasağı, 4. maddesindeki hiç kimsenin köle ya da kul durumunda tutulamayacağı ve 7. maddesindeki kanunsuz ceza olmayacağı, suçun işlendiği sırada uygulanabilir olan cezadan daha ağır bir ceza verilemeyeceği yönündeki hak ve özgürlükler hiçbir şekilde dokunulmayacak haklar kategorisinde yer alıyor.
Sözleşmenin 6 nolu ek protokolü, ölüm cezasını kesin olarak yasaklamış bulunuyor ve 15. maddedeki askıya alma hakkı ileri sürülerek ölüm olağanüstü hallerde ölüm cezasının uygulanamayacağı da ek protokolün 3. maddesiyle kesin olarak yasaklanmış durumda. 13 nolu ek protokol de ölüm cezasının kesin olarak kaldırıldığını, bu protokol için çekince konulamayacağını, olağanüstü hallerde de askıya alınamayacağını kesin olarak belirliyor.
Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nin 4. maddesinde de Olağanüstü durumlarda yükümlülük azaltmayla ilgili kurallar yer alıyor. Buna göre sözleşmeci taraf devletler, olağanüstü durumun meydana gelmesi ve bunu resmen ilan etmeleri halinde, durumun zorunluluklarının kesinlikle gerektirdiği ölçüde, uluslararası hukuktan doğan diğer yükümlülüklerine aykırı düşmeyecek ve ırk, renk, cinsiyet, dil, din, toplumsal köken gibi sebeplerle ayrımcılık içermeyecek şekilde, Sözleşmedeki yükümlülüklerinde azaltma yapabiliyor.
Sözleşmenin 6. maddesindeki yaşam hakkı, 7. maddesindeki işkence yasağı, 8. maddesindeki kölelik yasağı, 11. maddesindeki borç nedeniyle hapis yasağı, 15. maddesindeki kanunsuz ceza olmaz ilkesi, 16. Maddesindeki hukuk önünde kişi olarak tanınma hakkı ve 18. maddesindeki düşünce, din ve vicdan özgürlüğü konuları, yükümlülüklerin azaltılmasının istisnasını oluşturuyor.
Uluslararası sözleşmelerden doğan yükümlülükler ile Anayasa’nın 15. maddesindeki hiçbir şekilde dokunulamayacak hak ve özgürlükler yanında, olağanüstü hallerde uyulması gereken ilkeler de hukuk metinleri ile hukukun genel ilkeleri çerçevesinde bağlayıcılığını devam ettiriyor. Ölçülülük, orantılılık, hukuki iyiniyet ve demokratik toplumda zorunluluk gibi ilkeler başta olmak üzere, olağanüstü hal uygulamalarının, kararın gerektirdiği çerçeve içerisinde değerlendirilmesi gerekiyor.