Türkiye Barolar Birliği’nden (TBB) Avukat Umut Kılıç’ın tutuklayan hakime açık mektup yayımlandı. Bugün (22 Nisan 20159 yapılan açıklamada, “kanun tanımadan, insanları iki dudağının arasından çıkan emirle zindana gönderme gücünü kendinde bulan bu Sulh Ceza Hâkimine tek tek soruyoruz” denilerek, TBB’nın konunun takipçisi olacağı vurgulandı. “Devlet büyüklerinin canını sıkan birini burnu sürtülsün diye zindana atarım” anlayışının eleştirildiği açıklamada, “Türkiye adaletini er ya da geç bulacaktır” denildi.
SAVUNMA HAREKETİ.ORG-Türkiye Barolar Birliği’nden (TBB) yapılan ve TBB Başkanı Metin Feyzioğlu imzalı yazılı açıklamada, Afyon Barosu’na kayıtlı Avukat Umut Kılıç, 21 Nisan 2015 tarihide yazılı sınavı kazandığı hâkimlik mülakatına girdiği belirtilerek, yaşanan gelişmeler şöyle aktarıldı:
“Bir önceki yazılı sınavda 85 puan almasına rağmen keyfi olduğunu düşündüğü mülakatta büyük bir haksızlık yapılarak elenmesini içine sindiremeyen Avukat Kılıç, tekrar girdiği mülakatta, mülakatı yapan ve tamamı hâkim kadrosunda olmasına rağmen bürokrat olarak görev yapan üyelere hitaben, orada bulunma sebebinin mülakatlardaki keyfiliklerin insanların hayatlarına ne kadar büyük zarar verdiğini yüzlerine anlatmak olduğunu ifade etmiştir.
Heyet, 10 dakika tahammül edip, bir çay ısmarlayıp dinlemek suretiyle bitecek bu demokratik düşünce açıklamasına maalesef büyük tahammülsüzlük göstermiş ve polis marifetiyle meslektaşımızı dışarı çıkartmıştır. Bu sırada her iki taraf da birbirlerine sert sözler sarf etmişlerdir.”
Avukat Umut Kılıç, savcı tarafından tutuklama talebiyle, ÖGM’lerin yerine kurulduklarını bir kez daha ispatlamış olan Sulh Ceza Hâkimliğine sevk edilmiştir. Sulh Ceza Hâkimi, gerekçesiz olarak Avukat Umut Kılıç’ı tutuklamıştır.”
Ağır Sorular
Kararı veren hakime tepki gösterilen açıklamada “kanun tanımadan, insanları iki dudağının arasından çıkan emirle zindana gönderme gücünü kendinde bulan bu Sulh Ceza Hâkimine tek tek soruyoruz” denilerek, aşağıdaki sorular sıralandı:
“1-Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, kamu görevlileri ve siyasetçiler yaptıkları görevler sebebiyle ağır şekilde eleştirilebilir, bu suç değildir, diyor. Bu kararlardan haberin yok mu?
2- Avukat Umut Kılıç, haksız yere mahkûm edilse bile, verilebilecek ceza hükmün açıklamasının geri bırakılması sınırında olacaktı. Yani tutuklamanın orantılı şartı gerçekleştirilmemiş. Buna rağmen, orantılıdır deyip, nasıl tutuklama kararı verdin?
3- Avukatın yeri yurdu bellidir; bürosu, barosu, evi bellidir; yaptığı iş bellidir. Hangi hukuka aykırı dürtüyle, hangi vicdanla bu gencecik avukat için ‘kaçabilir’ dedin?
4- Olayın tek delilin tutanak olduğunu yazmışsın kararında; bu tutanak, dosyada değil mi? Nasıl oldu da ‘tutuklanmazsa, delilleri karartabilir’ diyebildin?
5-Sayın Hâkim, bize ‘hâkim verdiği kararlarla konuşur’ ezberini tekrarlama. Verdiğin karar, tutuklamanın gerekçesini anlatmıyor. Ancak doğru, sen verdiğin kararla konuşmuşsun; demişsin ki hâkimlerin, devlet büyüklerinin canını sıkan birini burnu sürtülsün diye zindana atarım. Bir soru daha sorayım sana, bu sözleri söyleyen bir avukat değil de bir hâkim olsaydı, aynı heves ve heyecanla tutuklama kararı verir miydin? Ben cevap vereyim, vermezdin. Zaten savcı da tutuklamaya sevk etmezdi.”
“Peşini Bırakmayacağız”
Kanundaki şartlar oluşmadığı halde talepte bulunan savcıların cezalarla karşı karşıya kaldığının hatırlatıldığı açıklamada, şöyle denildi:
“Neyse ki, artık elimizde emin olup çok kullanacağımız bir içtihat var. İçi ağzına kadar mühimmatla dolu TIR’ların aranması emrini veren bir savcı hakkında biliyorsunuz, kanundaki şartlar oluşmadığı halde, arama talebinde bulunduğu için 3 yıla kadar hapis istemiyle ceza davası açıldı. Bu olayda şartlar oluştu mu, oluşmadı mı bilmiyoruz. Bildiğimiz bir şey varsa, bu olayda hiçbir şartın oluşmadığı. Biz bu işin peşini bırakmayız. Biz derken, 87 bin avukatı ve haklarını savunduğumuz için eziyet gördüğümüz, bedel ödediğimiz milyonlarca yurttaşımızı kastediyorum.
Meslektaşımızın tutuklanması ile ilgili bütün hukuki yollara başvurulacaktır. Ayrıca, uluslararası meslek örgütlerimiz, insan hakları örgütleri, Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği de hukuksuzluğun geldiği bu son nokta hakkında bilgilendirilecektir.
Türkiye’de fedakârca, hukuka uygun olarak görevini yerine getiren binlerce avukatımız, hâkimimiz ve savcımız vardır. Türkiye adaletini er ya da geç bulacaktır.”