Kolin Grubu’nun mahkeme kararını beklemeden bir gecede 6 bin zeytin ağacını köklediği Manisa’nın Yırca köyünde Danıştay’ın yürütmeyi durdurma kararının ardından, “Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) olumlu kararı” da iptal edildi. Böylece bölgede termik santral kurma girişimlerini ve lobi faaliyetlerini halen sürdüren Kolin Grubu’nun yasal dayanağı kalmamış oldu. Kısa süre önce, AKP Kadın Kolları’nın santral kurulmasına ilişkin Soma’da yürüttüğü imza kampanyası kamuoyunun tepkisine neden olmuştu.
SAVUNMA HAREKETİ.ORG-Çevre Mühendisleri Odası, EGEÇEP Derneği, Ekoloji Kolektifi Derneği, Kimya Mühendisleri Odası, Ziraat Mühendisleri Odası tarafından açılan davada Manisa 1. İdare Mahkemesi kararını verdi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na açılan davaya davalı yayında Hidro-Gen Enerji de katıldı. Kararda davacıların “Soma Kolin Termik Santrali (Kül Depolama Sahası, Kömür Depolama Sahası, Kireç Ocağı, Kömür Ocakları, Hazır Beton Santrali, Kırma Eleme Yakma Tesisi; 3 x 150 MWe/1.198,4MWt Projesi”ne ilişkin verilen “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararının iptalinin istendiği kaydedildi. Kararda, davacıların zeytinlik alanının tarım dışı kullanılmasına izin verilmeyeceğine dikkat çektiklerine ve depolama alanının sınıflandırılmasının dayanağı olan raporun resmi işlemlerde kullanılamayacağı ileri sürdükleri kaydedildi.
Kararda, davalıların iddialarının aksine; davacıların dava açma ehliyetleri bulunduğu ve 30 günlük yasal dava açma süresine uyulduğu kaydedildi. Kararda, Anayasa’nın 56. maddesinde yer alan “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir” kuralı hatırlatılarak, 2872 sayılı Çevre Kanunu ve ÇED Yönetmeliği’ndeki hükümlere yer verildi. Kararda ayrıca Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanunu’ndaki “Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez. Bu alanlarda yapılacak zeytinyağı fabrikaları ile küçük ölçekli tarımsal sanayi işletmeleri yapımı ve işletilmesi Tarım ve Köyişleri Bakanlığının iznine bağlıdır” ifadelerine de yer verilerek, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılmasına Dair Yönetmeliği’nin yapılan değişikliğe ilişkin yürütmeyi durdurma kararına da değinildi. Dava dosyasında yer alan bilgilere göre proje sahasının yer alan yaklaşık 110 parselin büyük bir kısmının tescil kayıtlarında “zeytinlik-tarla” olarak görüldüğüne dikkat çekilen kararda, bu parsellere ilişkin Bakanlar Kurulu tarafından alınan “acele kamulaştırma” kararının da Danıştay Altıncı Dairesi tarafından “iptal” edildiği vurgulandı. Dosya ilişkin ayrıntılı bilgilere yer verilen kararda şöyle denildi:
“Bu durumda, 3 adet dolaşımlı akışkan yataklı kazan, 3 adet elektrostatik çöktürücü, fanlar, 1 adet baca, desülfürizasyon sistemi, şalt sahası, buhar kazanı, kömür depolama sahası ve kömür besleme sistemleri, uçucu ve taban külü siloları, soğutma kulesi ile 1 adet buhar türbini, jeneratörden oluşan termik santralin kurulacağı, büyük bir kısmı zeytinlik alanlardan oluşan alan üzerinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede3573 sayılı Yasa’nın anılan 20. maddesi uyarınca zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamasına ve işletilmesine yasal olanak bulunmadığından, dayanak ÇED Raporu ve ekleri incelendiğinden bu yasak kapsamında çevresel etkileri olan tesisin zeytinlik alanda kurulmasına olanak tanıyacak olan
dava konusu ‘Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu’ kararında, ‘konu’ yönünden hukuksal
uyarlık bulunmamaktadır.
Diğer yandan; her ne kadar tek başına etkili sonuçlar doğurması olanağı bulunmamakla birlikte, dava konusu kararının hukuksal niteliği, konusu projeye ilişkin olarak alınacak izinler ve bu izinler kapsamında yürütülecek iş ve işlemlere temel oluşturması göz önünde bulundurulduğunda, yürütülmesi durumunda giderilmesi güç zararlara neden olabileceğinin de kabulü gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle; hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işlemin; uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceğinden 2577 Sayılı Kanunun 27. maddesi uyarınca teminat alınmaksızın yürütmesinin durdurulmasına, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununa 6545 sayılı Kanununun 18. maddesiyle eklenen ‘İvedi yargılama usulü’ başlıklı 20/A maddesinin 2. bendinin (e) alt bendi uyarınca itiraz yolu kapalı olmak üzere; oybirliğiyle karar verildi.”